Bu yazı 29.03.2012 tarihinde KOBİTEK‘te yayınlanmıştır.
Geçen yıl “İŞ PLANI – GEREKLİ Mİ ? GEREKSİZ Mİ ?” başlıklı yazıyı yazdığımda, gerekli olmadığını söyleyen bazı yabancı kaynaklardan yola çıkmış ve “Gerek yok diyenlere baktığımız zaman da çoğunun İş Planı’nı oluşturan ögeleri değişik bir şekilde adlandırdıklarını veya İş Planı tanımını kendi görüşleri doğrultusunda yaptığını gözlemliyorum.” şeklinde bir saptamada bulunmuştum.
Nihayet sözkonusu tartışma ülkemize de sıçradı ve bu sabah iş planını zaman kaybı ve psikolojik kaçış olarak yorumlayan bir yazı okudum ve ister istemez tekrar bu konuya dönmek gereğini duydum.
İlginç saptamalar var yazıda. Öncelikle iş planı yapmayı psikolojik bir kaçış olarak yorumlayan yazar, iş modelinin, iş planından önce kurgulanması ve çeşitli modeller arasından birini seçilmesi gerektiğini söylüyor ki bu çok doğru ve herkesin hemfikir olduğu bir akış.
Yazar, sadece yürüyen veya kurulu işlerin iş planının sağlıklı yapılabileceğini, henüz fikir aşamasında olan işler için yeteri kadar veri olmadığından bir iş planının sözkonusu olamayacağını iddia ediyor.
Sanırım iş planının tanımını, iş planı çeşitlerini ve iş planının kimler için (öncelikler kendin için) yazıldığını bilmek gerek.
Yani aslında, İŞ PLANI – GEREKLİ Mİ ? GEREKSİZ Mİ ? başlıklı yazıda söylediğim şeye geri geliyorum, İş Planı’nın önemsiz veya gereksiz olduğunu söyleyen herkes, süreci bir şekilde doğru olarak irdelerken, iş planı tanımını ya parçalar bölerek yada genelleyerek ele alıyor.
Ancak bu yazıda takıldığım başka bir nokta var ki bunu sert bir şekilde ele almakta yarar görüyorum, çünkü burada yazarın kullandığı bir irdeleme benim mesleğim ve de çok sevdiğim mesleğim ile ilgili. Bu irdelemeyi 30 yıllık meslek yaşamımda, 4-5 yıllık akademik yaşantımda, 35 yıldır kesintisiz konu ile ilgili okuma sürecimde ilk kez duyduğumu söylemek zorundayım ve mesleğim (yani uyguladığım – elimde diplomaların olduğu – bitirmediğim bir doktora süreci yaşadığım)mesleğim – İŞLETMECİLİK ile ilgili bu irdeleme beni rahatsız ettiği gibi konudan uzak kalanlara da çok yanlış bir bilgi aktarımıdır.
Öncelikle bir işletmeci esnek olmaz ise işletmeci olamaz,
Plana ve stratejilere körü körüne SADIK kalanlar sadece ve sadece yeteneksiz işletmeciler veya baskı altında çalışan emir kullarıdır. Bir işletmeci, tüm planların yapıldığı andan itibaren yanlış olduğunu bilen, bu planları ve stratejileri, gelişmeler doğrultusunda sürekli değiştiren, gerektiğinde tamamen silip baştan yaratan ve bunu yapmasını bilen kişidir,
Eğer belirsizlik ortamı, iş kurmamıza engel teşkil ediyor ise, belirsizlik ortamında her türlü kararı vemekten kaçmamız gereği vardır. Bir işletmeci her türlü ortamda, her şart altında, gerektiği noktada karar vermek zorundadır, bunu beceremeyenler başarısız olur veya bundan kaçanlar bu mesleği yapamazlar.
Yazarın mesleğini bilmiyorum ancak yaptığı irdelemeden işletmeci veya yönetici olmadığını tahmin ediyorum, özellikle de işletmeci olduğunu duymaktan korktuğum için araştırmaktan kaçınıyorum.
Aslında bu yazıda benim ve konu ile herkesin üzerinde durduğu bir çok ortak konu var :
Fikre veya projeye aşık olmak,
Business model generation,
İş planı,
İş modeli gibi.
Bunlar üzerinde tartışmak sürekli yeni yaklaşımlar geliştirmek yararlı ve gerekli, en azından ben kendi açımdan bunlardan çok şey öğreneceğime inanıyorum, ancak konusunda lisansüstü çalışmaların yapıldığı, üniversitelerde 4 yıllık lisans eğitimlerinin verildiği, konu ile ilgili sayısız kitap, makale, yazı ve tez yazılmış Peter Drucker’lar, Tom Peters’lar dünyası için yapılan geçersiz bir irdeleme ister istemez beni rahatsız ediyor.
One Reply to “İŞLETMECİ OLMAK BİZE GEREKLİ ESNEKLİĞİ VERMİYOR ????”