Artık yeni TTK şirket dışından yönetim kurulu üyesi atanmasına olanak veriyor.
Peki bunun şirketlere yararı varmı ?
Doğru seçildikleri ve çalışma şartları sağlandığı sürece tabi ki var. Ancak dediğim gibi seçimi ve çalışma şartlarının sağlanması şart, aksi halde yarar sağlamak yerine, zarar sağlamasa bile zaman kaybına neden olur.
Öncelikle şirket dışından seçilen yönetim kurulu üyelerinin şirkete ne gibi yararlar sağlayabileceğini bir bakalım.
Her şirket, ister istemez ağırlıklı olarak kendi dünyasını yaşar, hatta zaman içerisinde kendi dönüşü içerisinde olan sıkıntılar, süreçler, içeride bulunan kişilere doğal gelmeye başlar ve şirket körlükleri ortaya çıkar. Bunu en iyi görüp tahlil edebilecek kişiler şirket dışında olan üçüncü şahıslardır. Bunlar, şirkete, yapısına ve işleyişine değişik bir şekilde bakacaklarından bazı önerilerde rahatlıkla bulunabilirler.
Şirket dışından gelen birinin değişik dünya görüşü, deneyim ve düşünceleri, içeriden olanlara yeni ufuklar açabilir.
Daha da önemlisi, alınacak kararlarde, içeriden birinin çeşitli nedenlerden dolayı hayır demeyeceği ve diyemeyeceği konularda itiraz ederek yönetimin bazı şeyleri ikinci kez düşünmesini sağlaması ve alternatif öneriler getirmesidir.
Ne zaman dışarıdan Yönetim Kurulu Üyesi ataması düşünülmelidir ?
Genelde şirketlerde ve ailelerde dışarıdan yardım alınması herhangi bir konuda sıkıntı başladığında düşünülür. Aslında sıkıntı başladığında yardıma gerek duyulması her ne kadar akla yatkın gelse de yanlış bir yaklaşımdır, önemli olan ortaya çıkacak olan sıkıntılara önceden hazırlıklı olmaktır. Diğer bir deyişle, reaktif değil proaktif olmalıyız.
Bu anlamda bakıldığında, böyle bir atamanın kuruluş veya büyüme aşamasında yapılması çok doğru olacaktır. Zaman zaman değişen şartlara bağlı olarak bu üyelerin değiştirilmesi de her zaman gündemde olmalıdır, tabi bu sürelerin de optimal olması ve değişen zaman ve şartlara uyum göstermesi gereklidir. Bir yönetim kurulu üyesini her yıl değiştirmek, ondan verim almadan kurtulmak olur.
Kim seçilmelidir ?
Seçilecek kişi ile şirket kültürü arasında oldukça büyük bir bağlantı vardır ve buradaki dengeyi çok iyi kurmak gereklidir. Seçilecek kişi, şirket kültürünü anlayıp kavrayacak ve buna uyum sağlayabilecek tecrübede ama bir o kadar da şirket kültürüne aykırı yapıda olmalıdır.
Şirket kültürüne tam olarak uygun olan kişinin getireceği dış görüş açısı yeterince geniş olmayabilir, aynı şekilde uyum sağlayamayacak yapıdaki kişi de yönetim ve çalışanların tepkisin alabilir. Her iki durumda da o kişinin şirkete katkıları yeterli olmayacaktır.
Seçilecek kişinin geçmiş tecrübesi olmalıdır ancak bu tecrübenin şirket ile aynı sektörde olup olmaması o kadar önemli değildir.
Bu kişiye neler sağlanmalıdır ?
Seçilecek kişi belirlenip göreve başladıktan sonra kendisine istediği tüm bilgilerin sağlanabileceği bir yapı oluşturulmalı, dışarıdan bir kişidir düşüncesi ile bazı bilgilerin saklanması yoluna kesinlikle gidilmemelidir.
Gerektiği takdirde, başlamadan önce kendisine ortaklar veya aile ile ilgili bilgiler ilişkiler açık ve net bir şekilde anlatılmalı, tüm ortaklar veya aile bireyleri ile teke tek görüşmeler yapılması sağlanmalıdır.
Yönetim kurulunda alınan kararları takip etme ve uygulatma yetkileri muhakkak kendisine verilmelidir.