Değişimin İkilemi: Süreklilik ve Değişimi Yönetmek

Tatilde Mintzberg’in son kitabı “Understanding Organizations…Finally!”ı tekrar karıştırmaya başladım. “Yönetimin içsel muammaları” listesindeki 7. madde, “Değişim bilmecesi: Sürekli değişim, hiç değişim olmaması kadar işlevsiz olabilir. Sürekliliğin korunması gerektiğinde değişim nasıl yönetilir?” beni oldukça düşündürdü.

Değişim, iş dünyasında değil tüm yaşamda kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak, değişim sürecinin iyi yönetilmemesi, şirketlerin işleyişinde ciddi sorunlara yol açabilir. Sürekli değişimin getirdiği belirsizlik ve istikrarsızlık, çalışanların motivasyonunu düşürebilir ve iş süreçlerinde aksamalara neden olabilir. Bu nedenle, değişim ihtiyacını karşılamak kadar, sürekliliği sağlamak da kritik bir yönetim görevidir. Aslında her zaman söylediğim gibi “artık değişim yönetimi yoktur – değişim sürekli bir yaşam biçimidir” ve bu yaşamda sürekliliğin sağlanması çok önemlidir.

Böyle baktığımız zaman, “değişim ve süreklilik” bir ikilem olarak karşımıza çıkıyor. Sürekli değişimin neden olabileceği işlevsizliği ve değişimle sürekliliğin nasıl dengelenmesi gerektiğini çok iyi analiz etmek gerek:

  1. Değişimi Stratejik Hale Getirmek: Değişim süreçleri, şirketin uzun vadeli hedefleri ve vizyonuyla uyumlu olmalıdır. Bu, değişimin neden yapıldığını ve ne tür sonuçlar beklenildiğini net bir şekilde ortaya koymayı gerektirir.
  2. İnsan Faktörünü Göz Ardı Etmemek: Değişim süreçlerinde en büyük etkiyi çalışanlar hisseder. Bu nedenle, değişim yönetiminde insan faktörü göz ardı edilmemelidir. Çalışanların değişime adaptasyonunu sağlamak, onların sürece aktif olarak katılımını teşvik etmek ve iletişimi sürekli kılmak çok önemlidir.
  3. Sürekliliği Korumak: Değişim sırasında, şirketin temel değerleri ve kültürü korunmalıdır. Bu, değişim sürecinde çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve şirkete olan bağlılıklarını artırır. Sürekliliği korumak, aynı zamanda şirketin müşteri ilişkilerini ve itibarını da korur.
  4. Küçük Adımlarla İlerlemek: Büyük ve ani değişiklikler, çalışanlar ve süreçler üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu nedenle, değişimi küçük ve yönetilebilir adımlarla gerçekleştirmek, sürecin daha kolay yönetilmesini sağlar ve başarı şansını artırır.
  5. Geri Bildirim ve Değerlendirme: Değişim süreçlerinin başarısını değerlendirmek ve gerekli ayarlamaları yapmak için düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu, değişim sürecinin etkinliğini artırır ve gerektiğinde düzeltici önlemler alınmasını sağlar.

Bunları genel kurallar olarak koyabiliriz. Ancak gerektiğinde “dışarıdaki değişimin” gereklerine bağlı olarak bir süreliğine kullanmaktan imtina etmeyi de bilmeliyiz.

VUCA dünyasında, değişim kaçınılmaz. Ancak, değişimin etkin bir şekilde yaşanması, şirketlerin başarısı için kritik bir faktördür. Özellikle dijital dönüşüm, globalleşme ve ekonomik belirsizlikler gibi faktörlerin yoğun olduğu günümüzde, değişimi stratejik bir yaklaşımla ele almak ve sürekliliği korumak, şirketlerin rekabet avantajını sürdürmelerine yardımcı olacaktır.

Leave a Reply