Yapay Zeka, Agile ve Dijitalleşme: Sözde mi, Özde mi

Günümüzde birçok kelimenin anlamını yitirdiği ve kavram olmaktan uzaklaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durum, hem sosyal hayatta hem de iş dünyasında sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Ecevit’in bize hediye ettiği “sayın” kelimesi, sayısız insana layık olmadan kullanılmaya başlandı. Aynı şekilde “saygı duyuyorum” ifadesi de her yerde kullanılarak gerçek anlamını kaybetti.

İş dünyasında ise bu durum daha belirgin hale geldi. “Agile”, “yapay zeka desteği”, “dijitalleşme” gibi terimler, sıkça ve yanlış şekilde kullanılarak içi boşaltıldı. Örneğin, sadece belgeleri dijital ortamda saklamak dijitalleşme anlamına gelmez. Yıllar boyunca tekrarlanan yanlış uygulamalardan dönerek gerçek anlamda çevik olunmaz. Bir şeyler yazarken ChatGPT gibi yapay zeka araçlarına danışmak, şirketin yapay zeka desteği ile yönetildiği anlamına gelmez. Bu tür yanlış kullanımlar, örgütlerin ve bireylerin kendilerini öne çıkarmak amacıyla yaptığı kelime oyunlarıdır ve bu da kavramların içini boşaltmaktadır.

Sagar Limaye, LinkedIn’de yaptığı bir paylaşımda çevikliği şöyle tanımlıyor: “Çeviklik, projeyi küçük parçalara bölmek ve her parçadan sonra müşteri geri bildirimi alarak sürekli iyileştirmektir.” Bu tanım, kavramın gerçek anlamını korurken, iş dünyasında sıklıkla karşılaşılan yanlış kullanımlara da ışık tutmaktadır.

Sonuç olarak, kelimelerin içi boşaldıkça kavramlardan uzaklaşıyoruz ve sonunda ne yaptığımızı bilmez hale geliyoruz veya insanları o hale getiriyoruz. İş dünyasında gerçek anlamda dijitalleşme, çeviklik ve yapay zeka desteği gibi kavramları doğru şekilde kullanmak, hem bireyler hem de örgütler için büyük önem taşımaktadır. Bu kavramları doğru anladığımız ve uyguladığımız sürece, iş dünyasında gerçek anlamda ilerleme kaydedebiliriz.

 

Leave a Reply