AVM – MARKA – MÜŞTERİ

Bugün bir sektör dergisinde okuduğum bir yazıdan alıntı:

“Yabancı markalarla eşit şartlara sahip olmak Türk markalarının sürdürebilir olmaları için en önemli kriter olarak görünüyor. Biz kira öderken, yabancı markaların yüzde ile çalışması kabul edilebilir değil

Eski deyim ile AVM’ler “Hilâl-i Ahmer” mi ki her isteyene destek versin. Nedendir bilinmez AVM’lerden hep şikâyet eder kiracılar ve destek bekler ama oralardan ayrılamazlar da.

Sanki kiracı gözünde AVM ticari bir kuruluş değildir.

Haaa, AVM’ler sütten çıkmış ak kaşık değil tabi, hataları çok, birçoğu kapanmama savaşında dünyada.

Ayrıca ben yurtdışındaki AVM’ler de bile bu koşulu yaratan yerli markalar tanıyorum.

Burada sürdürülebilirlikten önce gelen konu sanırım marka olmak. Sürdürülebilirlik sadece markaların değil herkesin sorunu. Eğer marka isen, eğer markaların verdiği şeyleri AVM’ye verebiliyorsan veya katabiliyorsan sen de AVM için vazgeçilmez olup şartlarını öne sürebilirsin ve hatta diğer bazı markalardan daha ağır şartlar da isteyebilirsin.

Marka olmanın onayını veren tek bir merci vardır, MÜŞTERİ.

Aynı şekilde sürekli devlet desteği isteyenlere de karşıyım, bugün karşı olma günüm sanırım. Sektöre girerken, yatırım yaparken yeteri kadar araştırdın mı? Hayır. Bana sordun mu? Çünkü devlet desteği demek benim vergim demek. Hayır.

Desteği verecek yine tek bir merci vardır, MÜŞTERİ.

Kimseden destek istemeden önce kendimize bir bakmalıyız, ben kimim, ben diğerlerine göre kimim, ben kim olmalıyım? Belki hem çok kullanılan hem de çok eleştirilen SWOT analizine bir göz atmakta yarar var.

Bazı şeyler istenmez, kazanılır ve hakkedilir.

Leave a Reply