BAŞARI, SADECE OLTAYA YANDAN TAKILAN BALIK DEĞİLDİR

Uzun ve sıcak bir yaz oldu. Sıcaklık, yaz okulunda dersler falan derken uzun zamandır yazı yazmayı ihmal ettim ve için için bunun sıkıntısını yaşadım. Ama yazma tembelliğini baskısı okuma hızımı kesmedi, tam tersine fazlalaştırdı.

Bu sabah yine birçok şeyin arasına dalmış okurken okuduğum şeyler beni tekrar yazmaya başlamanın zamanı geldiğini hatırlattı.

Başarılı her insan gibi başarılı girişimciler ve iş adamları da toplumda örnek gösteriliyor, söz sahibi oluyor ve kanaat önderi haline geliyor doğal olarak. Başarı gerek basında, gerek sosyal medyada mercek altına alınıyor, övülüyor, örnek gösteriliyor.

Başarılı bir örnek olarak gösteriliyor, konuşuyor ve sürekli fikirleri alınan insanlar haline geliyorlar. Ancak bir noktadan sonra her dedikleri “doğru” olarak kabul edilmeye başlanınca tehlike de başlıyor.

Dragons Den, Shark Tank gibi programlarda artık sadece kendi doğru bildikleri yolda fikirler belirterek doğru, gerçek algısı ile oynamaya başlıyor ve insanların kafalarını karıştırıyorlar.

Başarı küçümsenemez, övülmelidir, mercek altına alınmalıdır ancak her başarı, doğru yol veya olması gereken yol izlenerek kazanılmamış olabilir ve bunu çok iyi irdelemek gerekir.

Bazı başarılar ki bunlar genellikle nedense çok göz önünde oluyorlar “ben yaptım oldu” ile ortaya çıkıyor. Başarının oluşmasındaki çevre şartları, yöntem doğru olmasa bile, başarıyı nerdeyse zorlayarak getiriyor. Ve Dunning-Kruger etkisi ile de bu başarılı (!) girişimci ve işadamları kanaat önderi olarak tesadüflere bağlı başarı yöntemlerini “”tek yöntem olarak sunmaya başlıyorlar.

İşte tehlike bundan sonra başlıyor ve bazı gencecik beyinler karmaşaya giriyor.

Burada başarılı insanların başarısına gölge düşürmek değil amacım, ama bazıları, Dunning-Kruger etkisi ile ortalıkta en çok görünler haline gelince ortaya çıkan karmaşayı vurgulamak istiyorum.

Peki, nedir bu Dunning-Kruger etkisi ?

Dunning ve Krugeri’in Cornell Üniversitesinde yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarına göre : “Cehalet kişiye, bilgiden daha fazla güven verir.” ve;

1. Yetersiz kişiler kendi yetenek ve bilgilerine aşırı değer biçerler,

2. Yetersiz kişiler başkalarındaki gerçek yetenekleri göremezler,

3. Yetersiz kişiler, kendi yetersizliklerinin boyutlarını göremezler,

4. Bu kişiler, eğitilebildikleri takdirde konu ile ilgili daha önceki yetersizliklerini fark edebilirler.

Diğer bir deyişle, cehalet ile bilgelik arasındaki ince çizgi, bilmediğini bilmekte yatmaktadır. Ancak yukarıda tanımladığımız etki altındaki birçok “bilge“, girişimcilik salgınına kapılmış gençleri, parasal, fikirsel ve duygusal anlamda sömürmeyi nerede ise iş edinmişlerdir.

GİRİŞİMCİLİK CANGILINDA YETERSİZ ÖZGÜVENLİLER

Ben bunu balık tutmaya benzetiyorum, başarılı balıkçılar hepimizden fazla balık tutarlar. Çünkü balık tutmanın yöntemlerini bilirler ve uygularlar. Ancak balık tutmuş olanlarınız bilir, bazen öyle yoğun ve büyük bir sürünün üzerine gelirsiniz ki, çapariyi çekerken iğnelerin yandan yakaladığı balıklar oltada çoğunlukta olur. Yani balık o kadar çok ve yoğundur ki uygulamanız gereken yöntem artık önemini kaybetmiştir. O balık zaten orada her hâlükârda yakalanmak üzere duruyordu.

İki kova balıkla eve dönen cahil balıkçı da ne kadar iyi olduğunu, bildiğini zannedenlerin aslında bir şey bilmediğini keyifle anlatmaya başlar kahvede. Etraftakiler de hayranlıkla onu dinler, yarım yamalak olta ve yemlerini alarak herhangi bir yere gider ve eli boş olarak eve dönerler.

Dönerler ve şanslı, bilgisiz balıkçıyı eleştirmeye, eleştirirken de teorinin pratikte uygulanamazlığından bahsederler bilgisizce.

Teori ile pratik her zaman içi içedir ve doğrudur, ama hipotez ile pratiğin uyuşmaması ise çoğu zaman gerçektir.

Bunun yanısıra ‘teori’ kelimesinin akademik ortamların dışında kullanılan ikinci bir anlamı var: Daha çok gözlem ve akıl yürütmeye dayanan, bilimsel olarak test edilmemiş öznel varsayımlara ve iddialara da teori deniyor. Bir başka deyişle, bilimsel yöntemde ‘hipotez’ olarak adlandırılan adıma halk arasında daha çok teori deniyor.

Komplo Teorileri – 1: Her derde deva

Sadece iş yaşamında değil, her konuda teoriyi bilin, öğrenin ama gerektiğinde çevre koşullarını da değerlendirin.

Ortada dolaşan her şeyi doğru olarak algılamayan, sorgulayıcı ve eleştirel gözlerle bakın herşeye.

 

Leave a Reply