Pazartesi akşamı 21:35 uçuşu ile Bodrum’dan İstanbul’a gelmek üzere ÖZEL BİR HAVAYOLUNUN pırıl pırıl bir B737-800 e bindim. Herşey beklenilen ne eksik ne fazla, ancak ilk dikkatimi çeken şey (ve ona da takıldım bütün uçuş boyu) yukarıdaki dolap kapaklarına bir boş bir dolu kalmak üzere yeni aldığınız uçaklar ile ilgili ilanlar oldu. İlanlar güzel bir malzeme üzerine ve güzel basılmış, özenli. Özensiz olan yapıştırılma şekli, tamamında büyük baloncuklar ve yapıştırma hatasından olan kırışmalar, yanlarda kocaman açıklar var.
Düşünmeye başladım, aksaklık nerede diye, öyle veya böyle büyük bir havayolu şirtketi, ama bu detay atlanmış, düzeltilmemiş, muhtemelen görülmemiş bile. Özhakiki xyz otobüs şirketinin bile atlamayacağı bir detay. O pırıl pırıl uçağın tüm keyfini kaçırtarak minibüs ile aynı seviyeye inmesine neden olmuş.
Belki abartıyorum ama şeytan detayda gizlidir ve detay özensizlik belirtisidir, acaba bu özensizlik nerelere kadar uzuyor sorusunu getiriyor.
Bunu yapıştıran beceremedi, düşünmedi, yapıştırılmasını denetleyen ne yaptı ? O uçaktan sorumlu bir görevli yok mu ? Varsa nasıl bu şekilde o uçağa müşteri binmesine izin verdi ? Uçağın içi de (ve müşterinin tek gördüğü, içerisinde zaman harcadığı yer) dışı veya mekanik elektronik araçları kadar önemli değilmi ?
Demek bir havayolu şirketinin yönetilmesi, çalışanları bir duvarcı ustasından veya bir kafenin yönetilmesinden ve çalışanlarından hiç de farklı değil.
Haaa unutmadan, koltuk arkalarındaki yerlerde de bir önceki uçuşlardan kalma gazeteler ile dolu idi.
Bu şartlar altında da, şirketi, şirketten beklentisi olanları uyarmak amacıyla bu yazdıklarım da muhtemelen gereksiz, koskoca cirolorın içerisinde minicik bir yer tutan küçük bir müşterinin anlamsız yazısı olarak bir köşede kaybolacak. Ama unutmayın, müşteri kraldır.
Not : Bu yazıyı pegasusun bize ulaşın bölümüne koyup devam okuna tuşladım ve herşey kayboldu. Gittimi gitmesi mi bilmiyorum. En azından mesajınız gönderilmiştir falan gibi bir uyarı çıkmalıydı. İşte müşteriye gösterilen özen ile ilgili bir ipucu daha.
Sevgili dostum,
Hala Türkiye gerçeğini görmüyorsunuz ve normale pilanlanmış beyniniz şahit olduklarınıza isyan ediyor,hatlar kısa devre yapıyor.Artık vasatın hakim olduğu bir ülkedeyiz ve herkez bu yeni referansa göre davranıyor.Bu her yerde böyle,bakın bakalım koca İstanbul’da gönül rahatlığı ile yemek yiyecek kaç yer kaldı?Son yemek yediğimiz yeri neden beğendik?En lüx mağazaya gidin tüm personel eğitimsiz,gömlek alacağım veye pantolon alacağım dediğiniz zaman sadece yaka ölçüsü,pantolonda bel ölçüsü biliyorlar.Müşteri bilinçsiz ve bilgisiz olunca hizmet sunma da vasatlaşıyor.Tırakya’lının dediği gibi ne kadar köfte o kadar ekmek.