Zaman zaman anlamakta zorlanıyorum, o kadar açık ve net olan bazı şeyler, bir şirketin en altından en üstüne kadar her kademede yer alan kişiler tarafından görülemiyor.
Aşağıda son bir hafta içerisinde yaşadığım beni rahatsız ederek dikkatimi çeken dört olayı sizlerle de paylaşmak istiyorum bu gün.
STARBUCKS
Severek ve sık gittiğim bu kafede servisten yana bir sıkıntı olmamasına karşılık fiziksel bazı şeyler sadece beni değil sanırım birçok kişiyi rahatsız ediyor.
Bunların en önemlisi, açık alanda olan masaların büyük bir çoğunluğu dengesiz, bu nedenle en ufak temasta hemen sallanıyor. Kahvemi fincanda içme alışkanlığım nedeniyle ve fincanların da ağzına kadar dolu olması nedeniyle, fincanı masaya koyar koymaz, dengesi olmayan masa sallanıyor ve kahve masaya dökülüyor.
Bu işten o kadar bezdim ki, artık kahveyi alırken doldurmamalarını söylüyorum.
Aslında bunun servis elemanları tarafından görülmemesi mümkün değil. Peki, neden düzeltilmez bu sorun? Anlamak mümkün değil.
Diğer bir konu ise, masaların üzerinde kalan şeker poşetleri ve kaşık olarak kullanılan küçük çubuklar svensktapotek.net.
Kırk yıl öncesinden bilirim, Amerika’da self servis kahve alınan her yerde şeker ve süt bir tezgâhta konur kahveye ve çöpü oradaki çöp kutusuna atılır. Bu Amerikalılar için artık bir alışkanlık haline gelmiştir. Türkiye’de ise çay ve kahveyi masada karıştırmak ve bunun keyfine varmaktır adet. Hal böyle olunca masalar çöp doluyor.
Çözüm aslında çok basit, birçok otelin sabah kahvaltı masalarında kullandıkları ufak çöp sepetleri koymak masalara bu sorunu çözecektir.
Ama bu sorunu birinin görmesi ve çözülmesi gerektiğini düşünmesi gerekir.
BÜ KAMPÜSÜNDE BİR KAFE
BÜ BÖTE toplantısında “İş Planı” sunumum vardı. Beklerken kampüsün hemen yanında, güzel manzaralı bir kefede oturduk
Doğrusu girdiğimizde çok etkilendim, garsonların hepsinin elinde ufak bilgisayarlar, bellerinde kulaklarına direk bağlanan telsizler. Siparişler hızla bilgisayara giriyor, bu da yetmezmiş gibi telsizle de anons ediliyor.
Her şey hızlı ve efektif bir servis için.
Söylemiş olduğunu kahve Ancak 2o dakikada gelebildi. Yan masanın suyu 25 dakikada ve defalarca sormalarına rağmen gelemedi, su geldi ama bardak hiç gelmedi.
Teknoloji, insan ve sistem uyum içerisinde olmayınca hiç bir etki yok.
Peki, bunu birisinin görüp düzeltmesi gerekmez mi?
HAVATAŞ
Bu sıralarda Ankara’ya gidiyorum çok sık ve giderken de Havaalanına gitmek için HAVATAŞ’ı kullanıyorum.
HAVATAŞ’ın şoförleri ile konuşmak, soru sormak çok zor. Yanlarına yaklaştığınızda yüzünüze bakmıyorlar, Soru sorduğunuzda duymazdan gelerek Sizi zorluyor, yanıtları başka tarafa bakarak veriyorlar. Yani sizi adam yerine koymadıklarını gösteriyorlar. Bir tanesi otobüse girerken soru soran kadını bayağı azarladı.
HAVAŞ şoförleri böyle değildi.
Bu davranış biçimi nedense öncelikle kullanacağım havayolunu suçlamama neden oldu kafamda, ama düşününce bunun başka şirket olduğunu hatırladım. İnsan ister istemez yanlış da olsa bağlantı kuruyor kafasında.
O zaman bunu sadece HAVATAŞ yetkililerinin değil iş ortağı oldukları havaalanı ve hava yolları şirketlerinin yetkililerinin de görüp bir şekilde dur demesi gerekmez mi?
KAMİL KOÇ
Geçenlerde Anadolu Üniversitesi Açık öğretim ile ilgili bir çekim için Eskişehir’e gitmem gerekti. Tren seferleri de daha başlamadığı için otobüsü tercih ettim.
Yine bir servis şoförü, şoför değil bakan, müşterileri bol bol azarladı.
Otobüslerde görev yapan şoför yamakları ise başka bir âlem, hepsi “delikanlı”, sesinizi biraz yüksek çıkarsa azar hemen hazır.
Bunları gören, önlem almayı düşünen bir firma yetkilisi neden yok acaba.
Müşteri ile bu kadar yakın olan insanların, firmaların geleceği açısından çok iyi eğitilmeleri gerekmez mi?
Müşteri bulmak, bulduğun müşteriyi kaybetmemek artık kolay değil, müşteri odaklılık buradan başlar.
Bunları birilerinin görmesi, gerekenleri yapması şarttır.
Aksi halde insanlar tercihlerini hızla değiştirirler.
Yazılarınıza gönülden ve yaşanmış tecrübelerim ile katılıyorum.Bizim insanımız daha fazla hizmete layık olmasına rağmen malesef yine bizim insanımız tarafından horlanır,aşagılanır,önemsiz sayılır bunlar için çözüm yine bizim DUYARLI insanımızda.lütfen etrafımızdaki olaylara DUYARLI olalım en azından ilgili kişi veya kişilere bildirelim.
Sayin karaca, yazdiklarinizin altina imzami atarim. Kemal Ural’in “Kücük sey yoktur!” isimli kitabi geldi aklima. Bence her isletmeye mutlaka bir lüzumsuz isler müdürü gerekli.