Sabah rastgele açtığım bir kitabı okurken rastladığın güzel bir paragrafı blogumda kullanmayı düşündüm, defalarca yazmıştım bu konuda, “dinlemek”, sadece alıntı ile yetineceğim.
“Biz Kızılderililer sessizliği biliriz. Ondan korkmayız. Aslında bizim için sessizlik sözden daha güçlüdür. Büyüklerimiz sessizlik konusunda eğitildiler ve bu bilgiyi bize aktardılar. Gözlemleyin, dinleyin ve sonra harekete geçin, derlerdi bize, Yaşamak böyleydi.
Sizler ise, tam tersi. Konuşarak öğrenirsiniz. Okulda en çok konuşan çocukları ödüllendiriyorsunuz. Partilerinizde hepiniz aynı anda konuşmaya çalışırsınız. İşinizde hep herkesin sözünü kestiği ve herkesin beş, on veya yüz kez konuştuğu toplantılar yapıyorsunuz. Ve siz buna “sorun çözmek” diyorsunuz. Bir odadayken ve sessizlik olduğunda, gerginleşirsiniz. Boşluğu seslerle doldurmak istersiniz. Yani daha ne söyleyeceğinizi bilmeden mecburen konuşuyorsunuz.
Beyazlar tartışmayı sever. Diğer kişinin bir cümleyi bitirmesine bile izin vermezler. Hep araya girerler. Biz Kızılderililer için bu kötü bir davranış, ve hatta aptallık. Konuşmaya başlarsan, sözünü kesmeyeceğim. Dinleyeceğim.
Bizim dışımızda birçok ses var. Birçok ses…”
-Ella Deloria