MÜDÜRLÜKLER ÖLÜYOR

© indigolt/FotoliaUzun yıllardır, çeşitli nedenlerle üniversitelerde, önce MBA’n daha sonra da iş idaresi bölümlerinin gerekliliği ve hatta kapatılması gerektiği konusu tartışılıyor.

Özellikle Martin Parker bu tartışmaların en hararetli taraflarından biridir ve ona göre; “İşletme okullarının toplumda büyük etkisi vardır, ancak aynı zamanda kısa vadeli ve açgözlü bir kültürü besleyen ve sahte bir entelektüelliğin yaratıldığı olarak kabul edilirler.” e kadar vardırır.

Diğer yandan Adam Smith’in 18. Yüzyıl sıralarında fazla karmaşık olmayan ekonomik yapı içerisinde ekonomik gelişmenin iki kişi arasındaki karşılıklı anlaşmanın sağlanması halinde gerçekleşebileceğini söylerken aradan geçen süre bunun çok daha karmaşık olduğunu gösterdi. İş hacmı ve üretim büyüdükçe, üretim, satış ve finansman giderek karmaşık bir hale geldi ve sonunda Peter Drucker’ın yönetimi, “20. Yüzyılın en büyük keşfi” olarak tanımlamasına kadar vardı.

Ricardo Semler’e göre; ‘yönetici’ terimini yeniden tanımlamanın ve endüstriyel çağdan miras kalan ‘yönetim’ fikrinin yararlılığını yaşayıp yaşamadığını sorgulamanın zamanı geldi.

Sonuç olarak çeşitli kademelerden ve bu kademelerde yöneticilerin yer aldığı büyük bir burokrasi kütlesi oluştu. Diğer bir deyişle şirketler bürokrasiye, yöneticiler de bürokratlara dönüştü.

Kendini korumaya çalışan hiyerarşik yapı sürekli olarak yeni kademeler yaratmaya başlar ve yaşayabilmek için bunu sürekli yapmak zorundadır.

Bu konu ne zaman açılsa artık aramızda olmayan ve bu gelişmeleri uzun yıllr önce öngören sevgili Ulaş Bıçakçı’nın hiyerarşi değil, “HIYARARŞİ” deyişini hatırlarım.

Bürokrasi, yine kendini koruma refleksi içerisinde değişime karşı sürekli direnmek zorundadır.

İçerisnde yaşamakta olduğumuz 4. Endüstri dönemi, VUCA şartlarında bir süreklilik sağlamıştır ve bu giderek yoğunlaşacaktır, artık

Artk içerisinde yaşamakta olduğumuz VUCA döneminde değişim yönetiminden bile bahsetmek mümkün değil. Yönetim değişim kendisi artık.

Değişime ayak uyduramayan, hatta Drucker’ın deyimi ile değişimi yaratamayan örgütlerin artık yaşaması zor.

Çağımızda bir şirketin, örgütün yaşayabilmesi çevikliğine bağlı ve gereken çeviklik geçen yüzyılın yönetim anlayışı ile sağlanamaz.

Daha çnce bir iki yerde yazıp söylediğim gibi bu çeviklik hem hız, hem de maliyet açısından bir çok şirket faaliyetinin şirket içerisinde yer lamasınından ziyade taşarona (outsource) verilmesini şart kılıyor. Sonuç olarak da yatay örgütlenme hızla daha önem kazanıyor.

Zaman içerisinde bunu gören bir çok şirket girişimlerde bulunarak organizayon üzerinde çalışmalar yaptı. Evet, ZAPPOS holokrasiyi yütütemedi ama MORNING STAR özyönetimde çok kyl katetmiştir.

Yataylaşmaya başlayan organizasyon yapısal olarak yönetim kademelerini yok edecek, taşaronlaşma da aynı etkiyi göstererek orta kademe yöneticilerinin bir çoğu sistem dışı kalacaktır.

Leave a Reply