ARTIK HERKES “FUTURİST” OLMAK ZORUNDA

 

 

Gelecek burada, sadece biraz dağınık”.

William Gibson

 

 

Yaşadığımız dünya artık VUCA dünyası olarak adlandırılıyor. VUCA, soğuk savaşın bitmesinden ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ABD Askeri Akademilerinde dünyanın bulunduğu durumu tanımlamak için kullanmaya başladığı bir terim. İlk kullanımı ise 1987’de Warren Bennis ve Burt Nanus’un liderlik teorilerinde.

İngilizce, değişken (Volatile), belirsiz (Uncertain), karmaşık (Complex) ve muğlak (Ambigious) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kavram.

İçinde bulunduğumuz dünya, özellikle son 20 yılda çok değişken, belirsiz, karmaşık ve muğlak bir dünya haline gelmiştir.

Değişkenlik, logaritmik olarak artan değişim hızından kaynaklanır. Değişim hızı her zaman insanları tedirgin etmiştir ancak bunun logaritmik olarak artması artık neredeyse korkutucu boyutlara vardı ve bu devam etmekte.

Değişimin temelleri iki nedene dayanıyor, teknolojideki değişim ve küreselleşme. Her iki kavramda birbirini etkileyerek kartopu etkisi ile giderek değişiyor. Teknoloji küreselleşmeyi, küreselleşme de teknolojiyi sürekli tetikliyor.

Belirsizlik, ise geleceğin öngörülmesindeki zorluk ve hatta neredeyse imkansızlık. Bunu doğran ise değişkenlik ve değişkenliğin hızı. Artık olacak ve tüm dünyayı etkileyebilecek yeni şeylerin, olayların neler olabileceğini düşünmekte, tahmin etmekte zorlanıyoruz. Yeni teknolojiler, çıkışında amaçlanan kullanım şekillerinin çok hızla dışına çıkarak yaratıcılarının bile tahmin edemeyeceği şekillerde kullanılabiliyor. Sürekli “yıkıcı inovasyonlar” ortaya çıkıyor.

Karmaşıklık ise, artık örgütlerin, endüstrilerin, pazarların ve ekonomilerin birbirleri ile ilgili sıkı ve değişken bağları sonucu ortaya çıkıyor. Bu girift ilişkiler her şeyi karmaşık bir halde sunuyor insanlara.

Muğlaklık, tüm bunların sonucu ortaya çıkan “bulanık” diyebileceğimiz ortam. Birçok profesyonel, aynı verilere bakarak değişik sonuçlar çıkartıyor, neler olup bittiğinin çok değişik, anlamlı ve mantıklı bir çok sonuçları konuşulmaya başlıyor, hem de konunun uzmanları tarafından. Şu sıralarda ortaya çıkan COVID 19 ile ilgili bulaşma, aşı, aşının işe yararlılığı ve hatta olunup olunmaması, maskelerin yararlı mı, zararlı mı olduğu konusundaki yorum ve açıklamaları düşünün.

Tüm bunların yanı üzerine nüfus artışı ve dağılımındaki değişim, iklim değişimi gibi çevresel faktörleri ekleyin.

Verilecek her kararda, yapılacak her planda geleceğin öngörülerinin önemi tartışılamaz. Ancak gelecek öngörülerini yapmak eskisi gibi basit ve kolay değil. Bundan 20-30 yıl önce stratejik planlama yaparken önümüzdeki 10 yılı üç aşağı, beş yukarı görebiliyorduk veya görmeye çalışıyorduk ama bugün önümüzdeki bir yılı görmek bile çok zor bir hale geldi.

VUCA artık günlük yaşamımızın içerisinde, bırakın siyasilerin, şirketlerin, örgütlerin karar verme mekanizmasını, benim, sizin yaşamınızda bile yarını görmek nerdeyse olanaksız.

Tüm bunların getirdiği “güvencesiz” bir dünya var artık. Bu dünyada anneler, babalar, öğretmenler, üniversiteler ne olacağını bilmediğimiz yarınlar için, hayal bile edemediğimiz işleri yapacak gençleri yetiştirmeye, yönlendirmeye çalışıyoruz. Muhtemelen de birçok yanlışlar yapıyoruz.

Hala kariyer planları diyoruz ki bu konuda Prof.Dr. Türker Baş’ın aşağıdaki görüşüne tamamen katılıyorum:

Artık yapacağımız, yapmak istediğimiz her şey için hepimiz birer fütürist olmak zorundayız. Dünü anlamalı, bugünü yorumlamalı ve öğrenmeyi öğrenmeliyiz hem de sürekli öğrenmeyi

Kuşakları anlamak, kuşaklar arası ilişkileri sağlıklı kurabilmek için önce içinde bulunduğumuz ortamı ve onların içine doğdukları ortamı anlamamız şart.